Son yıllarda, kolon kanseri vakalarının genç nüfus arasında giderek arttığına dair endişe verici veriler ortaya çıkıyor. Geleneksel olarak, kolon kanseri daha çok ileri yaş gruplarında görülen bir hastalık olarak bilinse de, 20'li ve 30'lu yaşlardaki bireylerde de ileri evre teşhislerinin artması, uzmanlar için alarm zilleri çaldırıyor. Peki, gençlerde neden bu kadar fazla kolon kanseri vakası görülüyor? Uzm. Dr. Ahmet Yılmaz, bu artışın sebeplerini ve önlenebilmesi için atılması gereken adımları aktarıyor.
Amerikan Kanser Derneği verilerine göre, 2010 yılından bu yana, 20-39 yaş arası bireylerde kolon kanseri teşhisi konan vakaların sayısında %50 oranında bir artış kaydedildi. Uzmanlar, bu durumun ardındaki başlıca nedenlerin yaşam tarzı değişiklikleri olduğunu ifade ediyor. Hızla artan obezite oranları, hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme alışkanlıkları ve genetik faktörler, gençler arasında kolon kanseri teşhisinin yükselmesinde etkili unsurlar olarak öne çıkıyor.
Yüksek miktarda işlenmiş gıda tüketimi, kırmızı et ve şarküteri ürünlerinin aşırı miktarda yenilmesi, düşük lifli diyetler ve yetersiz sebze-meyve alımı, gençlerin kolon kanseri riskini artıran unsurlar arasında yer alıyor. Bunun yanı sıra, düzenli fiziksel aktivitenin azalması da obeziteye yol açarak kanser riskini artırıyor. Uzmanlar, gençlerin bu alışkanlıkları gözden geçirmeleri gerektiğini vurguluyor.
Teşhis edilme yaşı giderek daha genç yaşlara kayarken, genetik faktörlerin de bu durumu etkilediği ifade ediliyor. Ailelerinde kolon kanseri hikayesi olan bireylerde, hastalığa yakalanma riski önemli ölçüde artmaktadır. Ailevi polipoz sendromu gibi genetik rahatsızlıklar, kolon kanseri riskini ciddi anlamda yükseltiyor. Uzmanlar, aile geçmişinde kolon kanseri veya bu tür genetik rahatsızlıklar olan genç bireylerin, düzenli tarama programlarına katılmalarını ve doktorlarıyla bu konuyu konuşmalarını öneriyor.
Sonuç olarak, gençlerde ileri evre kolon kanseri teşhisi konulmasının artması, sadece kötü beslenme ve hareketsizlik gibi yaşam tarzı faktörlerinden kaynaklanmıyor; aynı zamanda genetik geçiş de önemli bir rol oynuyor. Dolayısıyla, hem bireysel olarak sağlıklı yaşam alışkanlıklarını benimsemek hem de aile geçmişini göz önünde bulundurarak tarama programlarına katılmak, gençleri bu riske karşı koruyabilir. Uzmanlar, yaşayan bu tuhaflıkların farkında olunmasının önemini vurguluyor ve gençlerinin sağlıklı bir yaşam sürmeleri için gerekli adımları atmalarını tavsiye ediyor.